Klavyenin İcadı ve Klavye Çeşitleri
Bilgisayar klavyesi, fare, dokunmatik ekran, kalem aygıtları, karakter tanıma ve ses tanıma gibi alternatif girdi aygıtlarının geliştirilmesine rağmen, sayısal verilerin bilgisayarlara doğrudan girişi için en yaygın kullanılan aygıt olmaya devam etmektedir. Klavye, bir kelime işlemciye, metin düzenleyiciye veya diğer programlara metin ve sayı yazmak için bir metin girişi arabirimi olarak kullanılır. Modern bir bilgisayarda, tuş vuruşlarının yorumlanması genellikle yazılıma bırakılmıştır. Bir bilgisayar klavyesi, her fiziksel tuşu birbirinden ayırmaktadır. Klavyeler, ayrıca sık kullanılan tuş kombinasyonları bilgisayar oyunları için de kullanılır. Klavye, Windows ‘Control-Alt-Delete kombinasyonu gibi bir bilgisayarın işletim sistemine komutlar vermek için de kullanılır.
Daktilolar anahtar tabanlı tüm metin girişi aygıtlarının kesin atası olmasına rağmen, elektromekanik veri girişi ve iletimi için bir aygıt olarak kullanılan bilgisayar klavyesi büyük ölçüde iki cihazın birleşiminden doğmuştur. Teleprinterler (veya teletypes) ve Daktilo. 1870’lerin başlarında teleprinter benzeri cihazlar, hisse senedi pazarındaki metin verilerini, telgraf hatları ile kaset şeridinde görüntüleyecek şekilde eş zamanlı olarak yazmak ve iletmek için kullanıldı. Teleprinter daha çağdaş biçimine, 1907-1910 yılları arasında Amerikan makine mühendisi Charles Krum ve oğlu Howard Krum ve elektrik mühendisi Frank Pearne tarafından yapılan katkılarla geliştirildi. Daha önceki modeller, Royal Earl House ve Frederick G. Creed gibi kişiler tarafından ayrı ayrı geliştirildi. Herman Hollerith, 1930’lu yıllara kadar normal daktilo benzeri metin ve sayı girişi anahtarlarını içerecek şekilde geliştirilen ilk anahtar açma cihazlarını geliştirdi. Teleprinter üzerindeki klavye, 20. yüzyılın başında noktadan noktaya çoklu iletişimde güçlü bir rol oynadı. En eski bilgisayarların geliştirilmesinde elektrikli daktilo klavyeleri kullanılmıştır: ENIAC bilgisayarın geliştirilmesi hem giriş hem de kağıt bazlı çıkış aygıtı olarak bir anahtar vuruşlu cihaz içeriyordu. BINAC bilgisayarı da manyetik olarak veri girişi için elektromekanik olarak kontrol edilen bir daktilo kullandı. 1940’lardan 1960’lı yılların sonuna kadar daktilolar, bilgi işlem veri girişi ve çıkışı için temel araçtı ve bilgisayar terminallerine entegre edildi. Veri depolama, işleme ve iletimdeki büyümeye kıyasla basılı metne dayanan terminallerin kısıtlamaları nedeniyle, video tabanlı bilgisayar terminallerine doğru genel bir hamle, 1967’de Datapoint 3300’ten başlayarak, 1970’ler tarafından gerçekleştirildi.
Standart Klavye Tuş Sayısı
Standart alfanümerik klavyelerde, 101 tuşlu ABD klavyeleri veya 104 tuşlu Windows klavyelerinde alfabetik karakterler, noktalama simgeleri, sayılar ve çeşitli işlev tuşları bulunur. Uluslararası olarak yaygın olan 102/104 tuş bulunmaktadır. Bilgisayar klavyeleri elektrikli daktilo klavyelerine benzer ancak komut veya Windows tuşları gibi ek anahtarlar içerir. Aslında üç farklı PC klavyesi vardır. Bunlar 84 tuşlu orijinal PC klavyesi, 84 tuşlu AT klavyesi ve 101 tuşlu gelişmiş klavyedir.
Klavye, 1984’te tüketici aygıtı olarak farenin tanıtılmasına kadar, kişisel bilgisayarların bulunduğu dönemin başında gelen en temel, en entegre bilgisayar çevre birimi olarak kaldı. Bununla birlikte, klavye akıllı dokunmatik ekranlı, telefonlar ve tabletler gibi mobil kişisel bilgi işlem cihazlarına uyarlandı. Bir veri girişi aracı olan klavye insan-bilgisayar etkileşiminin merkezinde yer almaya devam etmektedir.
Q Klavye
Q klavye olarak bilinen tuş dizilimi aslında daktilonun icat edildiği günden beri değişmemiştir. Neden bu şekilde dizildiği konusunda çeşitli söylentiler de mevcuttur elbette. Bu söylentilerin içerisinde en yaygın olan hikayesi ise; Yazı makinesinin mucidi olan Christopher Latham Sholes, 1867’de cihazın patentini almış ve ilk çalışan örnekleri ortaya koyduğu sırada cihazın tasarımının neden olduğu mekanik bir sorunla karşılaşmıştır. İcat ettiği bu makinenin harfleri kâğıda basmak üzere kullandığı mekanik harf kolları, kapalı bir kutunun içinde yer almaktadır. İki kol birden kâğıda doğru havalandığında kâğıdın içerde sıkışmasına neden olmaktadır. Christopher bu sorunun çözümü için, yazarın yazım hızını yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini olabildiğince karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zor ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görmüş ve Q klavye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkartmıştır. Aslında bir nevi daktilonun hızlı yazmaya karşılık fazla bozulmasından dolayı, yavaş yazmaya zorlama amacıyla ortaya çıkmıştır diyebiliriz. Özellikle en çok kullanılan harflerin yeri klavyede en ücra köşelere dağıtılmıştır. Bu şekilde yaygın olarak sağ elini kullanan insanların zayıf ellerini kullanmak zorunda bırakılmış, bu harfler de itinayla sol tarafa doğru toplanmıştır.
Aslında Q klavye İngilizce de dahil neredeyse hiçbir dil için faydalı değildir. Her dile ayrı olarak klavye üretilmesine karşılık yaygın olarak kullanılanı Q klavyedir.
F Klavye
Türkçeye en uygun olan, Türkçe için geliştirilmiştir bir klavye çeşididir. Okunuş olarak ‘Ef’ diye tabir etsek de aslında doğru okunuşu ‘Fe’ Klavyedir. Q klavyenin aksine F klavye daktilolarda kolay, hızlı ve hatasız yazmak amacıyla, Türkçede çok sık kullanılan seslerin karşılığı olan harfler F klavyede kolay ulaşılabilecek yerde, harflerin kullanılma oranları, hece ve söz yapısı, parmakların kullanılabilir kuvvetleri ve işlevsellikleri göz önünde bulundurularak üretilmiştir. Bu bakımdan F klavye Q klavyeden daha üstündür diyebiliriz. Türkiye’deki tüm daktilo makinelerinin Milli Klavye’ye dönüştürülmesi, 1963 yılında Gümrükler Kanunu’na eklenmesi ve 1974 yılında Türk Standartları Enstitüsü tarafından Zorunlu Standart olarak onanmasıyla kesinleştiğini söyleyebiliriz. F klavyenin mucidi ve bu standardın gerçekleşmesini sağlayan kişi ise İhsan Sıtkı Yener’dir.
Bilimsel temellere dayalı standart bir Türk klavyesi geliştirilmesinin zorunluluğuna inanan İhsan Yener, bu konuda 1946`dan itibaren daktilo öğretmeni sıfatı ile sürdürdüğü çalışmalarının dikkate alınmasını ancak 1955`te başarabilmiş. Yabancı uzmanlarla da pekiştirilmiş İhtisas Komisyonu`nca oluşturulan On parmak yöntemi ile Türkçe için ideal Klavye`yi 20 Ekim 1955`te Bakanlıklararası Standardizasyon Komitesi`ne “Standart Türk Klavyesi“olarak kabul ettirmiş. F Klavye Türkiye`deki tüm daktilo makinelerinin Milli Klavyeye dönüştürülmesi, 1963 yılında Gümrükler Kanunu`na eklenmesi ve 1974 yılında Türk Standartları Enstitüsü tarafından Zorunlu Standart olarak kabul edilmesiyle kesinleşmiştir. 25 yıllık bir mücadelenin sonunda kendisine inananların da yardımları ile o günlerde `Klavye İnkılabı` olarak anılan bu standardizasyonu gerçekleştiren İhsan Sıtkı Yener , bu sebeple F Klavyenin Babası olarak da anılmaktadır.
Yaklaşık olarak 30.000 Türkçe söz ölçü alınmıştır. Bu değerlendirme sonucunda çok kullanılan birkaç harflerden a harfi 26.323, e harfi 16.308, k harfi 13.542, i harfi 13.384 kez, m harfi 11.263, l harfi 10.496, t harfi 9.669, r harfi 8.698 kez geçmekteydi. Q klavyede ise en çok kullanılan kelimeler, en uç noktalara yerleştirilmiştir.